25.12.08

BİR TAZİYE...

"İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" O'ndan geldik yine O'na döneceğiz...
Merhaba Sevgili dostlar. Geçen gün Melekciğim aradı ve kısa bir telefon görüşmemizden sonra babasının trafik kazasında vefat ettiğini söyledi. Ne diyeceğimi şaşırdım. Yalan dünya bitti işte abimiz için. Allah'ım gani gani rahmet eylesin.
Melekciğim baban nur içinde yatsın inş. Rabbim varsa günahlarını af ve mağfiret eylesin kardeşim. Hepimizin sonu orası sen zaten her şeyi biliyorsun. Fazla söze ne hacet.... Geride kalanlara sağlık versin sabır versin Mevlam...

17.12.08

ZEYTİN YAPRAĞINDAN ZİYARET :)

Herkese selam arkadaşlar!!! Yine arayı açıverdim :) Valla işteyken daha mı az yoğundum ne :) Neyse geçen hafta hemen bayram bitişi çok özel konuklarımızı misafir ettik. Sevgili Melekciğim ve eşi bizleri ziyaretleriyle çok mutlu ettiler ve 2 gün bizde kaldılar. Gönül isterdiki daha çok kalsalardı ama inş. ileride nasip olur belkide dimi Melekcim? en kısa zamanda tekrar görüşmeyi diliyorum.
Bayram öncesinden planladık sevgili Dilekciğim ve Melekciğim çekirdek aileleriyle birlikte bize geleceklerdi. Eşlerimizi tanıştırıp güzel sohbetler edecektik ama malesef son anda yaşanılan aksilikler yüzünden Dilek ve eşi gelemediler. Çok üzüldük ama nasip değilmiş dedik başka sefere inş. :)
Yemeklerimizi yedik cuma akşamı... Sonra hediyelerimizi aldık. Melekciğim bizi çok mahçup etti. Bir sürü hediye getirmiş. (Çok utandım) Halbuki ben sadece pişmaniye istemiştim :) Sonra sabahlara kadar hoş sohbet ettik, cumartesi günü kahvaltının ardından cami ve türbe ziyaretlerinde bulunduk elhamdülillah. Pazar günü kahvaltının ardından misafirlerimizi uğurladık. Rabbim tekrarını nasip eyleye inş. Çok tatlı bir oğlu var Allah nazarlardan saklasın inş. Bizi çok güldürdü :)))
Meleklerin gitmesiyle evimiz boş kaldı sanki. Çekilen kamera görüntülerini izleyince hemen özlediğimi farkettim Melek sizleri çok sevdik. Rabbim cennet komşusu eylesin inş.
İşte aldığım hediyelerim ve Menümüz...

Hoca Efendinin kitaplarını çok severek okuyorum. Rabbim ondan ebeden ve daimen razı olsun inş. Önümüze bilgileriyle ışık tutuyor. Bu kitabı bende yoktu. Evimde bir sürü kitap var (sırf eşimin yüzlerce kitabı var bodrumda duruyor malesef) ama malesef kütüphanem yok. Kendime has mini kütüphanem var gerçi ve kesinlikle elimin altında ilmihalim var. Her evde olmalı bence...

Bu tarz aksesuarları çok beğenirdim. En büyük olanını Gölcük'e gittiğimizde Melek benden habersiz almış. Tevafuk odur ki bende ona o sırada hediye beğeniyordum :))) Kalan ikisinide takımı bozmayayım diye getirmiş canım benim. Masrafa girmiş iyice :(

Pişmaniye en sevdiğim tatlılardan biri. Tatlı demek doğru mu gerçi bilmiyorum ama süper bir şey! Yemeye doyamıyorum :) 1 kutuyu tek başıma bitirdim :)) 1 kutu kayınvalideme 1 kutuyuda birlikte yedik afiyetle :)

Bu kaseyide Meleğin eşi almış bana. Çok teşekkür ederim. Böyle servis kaseleri çok ilgimi çeker. Artık salatalarımı bunda yapıyorum :) Aldığım hediyeler sevdiğim arkadaşlardan gelince gözümün önüne koyuyorum ki onları sürekli anıyorum :) Birde bize birkaç cd getirmişler. Bizim için klip hazırlamış eşi ama malesef bulamadım cdlerde. Cevşen Hatmini dinleyince göz yaşlarımı tutamadım. Çok duygulandırdı beni. Bugün adeta ağlama krizine girdim :))) Allah razı olsun herşey için Melekciğim. Buradan eşine ve sana bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Ettiğiniz dualar içinse ayrıca teşekkür ederiz. Gelelim masamıza...

Masayı Efendimiz'i (SAV) anımsattığı için gül yapraklarına bezedim ve 2 tane kurumuş gül koydum. Canım Efendim (SAV) Sen Peygamber'sin ne haddime Sen'i evimde ağırlamak. Layık mıyım ki Sana... En güzel Salat-ü Selamlar Sen'in üzerine olsun inşaAllah! Böyle ne zaman düşünsem Dursun Ali Erzincanlı'nın Gelseydin adlı şiiri gelir aklıma. Harika bir yorum lütfen dinlemediyseniz şöyle bir gözlerinizi kapatıp, huşu içinde bir kulak kabartın...

Baştan 6 kişilik hazırlanan masa yerini 4 kişiye bıraktı...

Menüdekiler:

- Sebzeli mercimek çorbası (İçinde kereviz ve maydanoz sapları, brokoli, havuç, soğan, sarımsak tabi mercimek ve pirinçte vardı.)

- Fırında nohutlu kuzu kebabı

- İnce doğranmış patates kızartması

- Şehriyeli pilav

- Yeşil mevsim salata

-Yoğurtlu kırmızı biber salatası (tabi kesinlikle yazdan közlenmiş biberleri kullandım. Hormonlu gıdalara hayır!!!)

-Kayınvalidemin yapmış olduğu burma baklava ve etimekli tatlı

Vaktim olsaydı keşkede çok şeyler yapsaydım. Dileklerde gelmeyince iki gün yedik yemekleri:) Aslında bir çorbanın ardından gönül isterdiki maklube ikram edeyim ama cesaret edemedim bana çok zor bir yemek olarak geliyor :))) Elimde hazır kurban etleri varken en kısa zamanda tüm aile bireylerini kobay olarak kullanacağıma şüpheniz olmasın :))))

Evimize gelen misafirlerden mümkün olduğunca dua almaya çalışırım yada bir yere misafirliğe gidiyorsam o hane halkı için mutlaka dua etmeye çalışırım. Nitekim hadislerde de mevzu bahis olmuştur ki: "Misafirin duası kabul olur" buyrulmuştur. Duanın kabul şartlarından bazıları ne olabilir diye sorarsak: " duaların kabul şartlarına geçelim. Evvela dua kabul çerçevesi dahilinde olacak. Sonra samimi ve günahsız bir ağızla olacaktır. Mümkünse abdestli ve helal lokma alınmak suretiyle bereketlenecektir. Mübarek mevkilerde özellikle mescit ve camilerde, mübarek zamanlarda özellikle ramazan ayı ve kadir gecesi, berat gecesi gibi mübarek gecelerde, namazlardan sonra özellikle sabah namazından sonra dua edilmesi kabule karin olması hikmet-i ilahiye ve rahmet-i ilahiyece matluptur. Bu şartlardan uzaklaşıldığı taktirde de duanın tesiri azalacaktır. "

Peki başka kimlerin duaları kabul olur? Okuduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum.

Hadislerde şu kimselerin yaptığı duaların red olunmayacağı haber veriliyor: Evine dönünceye kadar hacının ve gazinin duası. İyileşinceye kadar hastanın duası. Mü’min bir kimsenin, diğer mü’min kardeşi için gıyaben yaptığı dua. İftar edinceye kadar oruçlunun duası. Adaletli devlet başkanının duası. Babanın evladına duası. Esma-i Hüsna, salih ameller, peygamberler ve diğer büyük zatlar ile tevessül edilerek yapılan dualar. Misafirin ev sahibine duası. Mazlumun duası. Bu kabul olma dünya için olabildiği gibi ahiret hesabınada olabilir.Dua bir ubudiyettir. Bizim dualarda ki ana prensibimiz ibadet kastı ve gayesi hakim olmalıdır. Yoksa duayı sırf kabul edilmesi gereken ve ihtiyaç dilekçesi olarak görmek yanlıştır. Bazen bir şey için dua edilir. Fakat istediğimiz bu şey, zahiren kabul edilmez. Buna rağmen bizim duayı bırakmamamız lazımdır. Şayet istediğimiz şey elde edilse ve Cenab-ı Hak duamızı kabul etse nurun ala nur. Ama zahiren kabul edilmese bile biz “ duam kabul olmadı” demeyeceğiz. Aksine “ Allah bu duamı ahiretim için veya dünyada daha iyi bir şekilde kabul etti” denilir. Hakikaten bu dua boşa gitmedi, ibadet olması dolayısıyla ahirette mükafatını göreceğim diye duasını bırakmak değil, aksine daha fazla dua etmeye gayret ve şevk taşımalıyız. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde “bana dua edin size cevap vereyim” ( mü’min,60) buyurmaktadır. Bazıları bu ayet-i kerimeyi öne sürerek şöyle demektedirler: madem Allah “bana dua edin bende kabul edeyim” demiştir. Neden çokça dua ettiğimiz halde bazıları kabul edilmiyor. Devamı için tıklayınız.

En kısa zamanda gezi notlarımızı ve tarifleri yayınlamaya çalışacağım Pazar gününe kadar ortalıklarda yokum. Anneme gidiyorum. Öpüyorum hepinizi arkadaşlarım. Allah'a emanet olun inş.

6.12.08

Arefenin yeri başkadır...

Bugünlerde oruç tutup, gündüzünü ve gecelerini de ibadetle geçirmek hem affa, hem de büyük sevaplar elde etmeye vesile olur.Bu on gün içinde Arefe gününün yeri ise bambaşkadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:
Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına keffaret olur.” (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 457)
Hz. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman, Arefe günü kardeşi Hz. Aişe’nin (r.a.) huzuruna girdi. Hz. Aişe oruçlu olduğu için hararetten dolayı üzerine su dökülüyordu. Abdurrahman ona:
“Orucunu boz” dedi. Hz. Aişe:“Resulullahın (s.a.v.), ‘Arefe günü oruç tutmak, kendisinden önceki senenin günahlarına keffaret olur’ dediğini işittiğim halde iftar mı edeyim?” dedi. (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 458)
“Keffaret olur”, günahları örter, affettirir, demektir. Bizim gibi neredeyse bir günah denizinde yüzen ahir zaman Müslümanları için bundan daha büyük bir müjde olabilir mi? İşte af ve mağfiret fırsatı!
Başka bir rivayette ise Hz. Aişe şöyle demiştir:“Arefe gününün orucu bin gün oruç tutmak gibidir.” (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 460)
Demek ki, bir günlük arefe orucu, üç yıllık normal günlerde tutulan oruç sevabına denktir.Efendimiz, bugünün faziletini şöyle anlatır:
“Arefe günü gelince, Yüce Allah rahmetini saçar. Hiçbir gün o günde olduğu kadar insan cehennemden azat olunmaz. Kim Arefe günü gerek dünya ve gerekse âhiret ile ilgili olarak Allah’tan bir şey isterse, Allah onun dileğini karşılar.”
Yine konuyla ilgili bir hadis şöyledir:
“Arefe gününden daha faziletli bir gün yoktur. Allahü Teala o gün, yer ehli ile meleklere karşı övünür ve (Arafat’taki hacıları kast ederek) şöyle buyurur:
Kullarıma bir bakın. Saçları başları dağınık, toz toprak içinde her uzak ilden bana geldiler. Bu hâlleri ile onlar, rahmetimi ümit etmekteler, azabımdan dahi korkmaktalar. Şahit olunuz, onları bağışladım. Onların yerlerini cennet eyledim.'
’Melekler derler ki:
Onların arasında biri var ki; yalancıktan bu işi yapar. Falan kadın da öyle.
’Allahü Teâla şöyle buyurur:
‘Onları da bağışladım.’
Arefe günü olduğu kadar, hiçbir gün cehennemden daha çok azat edilen olmaz.”
Bu arada şunu hatırlatalım: Hadislerde zikredilen Zilhicce'nin ilk on gününden maksat ilk dokuz günüdür. Çünkü Zilhicce'nin onuncu günü Kurban Bayramı’nın birinci günüdür, bugün oruçlu olmak caiz değildir; ancak o gün de ibadet günüdür. Müstehap olan oruç, Kurban Bayramı’ndan önceki ilk dokuz gündür. On geceye ise, Kurban Bayramı’nın gecesi dahildir. Çünkü geceler önce gelmektedir.Ayrıca Zilhicce'nin sekizinci gününe “terviye günü” dokuzuncusuna “Arefe günü”; Kurban bayramı gününe (onuncu güne) “nahr=kurban günü”, ondan sonraki üç güne de “teşrik günleri” denilmiştir.
Bu günlerde kazası olmayanlar, beş vakit namaza ilaveten nafile ibadetlere de ağırlık vermelidirler. Kazası olanlar ise daha çok kaza namazları kılmalıdırlar.
Cemil Tokpınar
HEPİNİZE HAYIRLI BAYRAMLAR DİLERİM ARKADAŞLAR. RABBİM TÜM İBADETERİMİZİ KABUL ETTİĞİ İBADETLERDEN, TÜM DUALARIMIZIDA HAYIRLISIYLA KABUL ETTİĞİ DUALARDAN EYLESİN. CÜMLEMİZİN KESTİĞİ KURBANI AHİRETDE BİRER BURAK OLSUN İNŞ. HAKİKİ BAYRAMLARA ERİŞMEK DİLEĞİYLE, BAYRAMINIZ BAYRAM OLA...
RABBİM YENİSİNE DE ERDİRSİN İNŞ. TATLI BOL MUHABBETLİ BAYRAMLAR...
SELAMETLE

5.12.08

ZEYTİNYAĞLI BARBUNYA VE EVİMİZİN BÜLBÜLÜ :))

En sevdiğim zeytinyağlı yemek, zeytinyağlı taze barbunyadır. Her gün yapıp önüme koysalar herhalde gıkım çıkmaz:) Canım annem çok güzel yapıyor. (Geçen gün çok sevdiğim için yapıldı) Her defasında annem gibi olmuyor diyordum ama bu defa yakınladım sanırım. :) (Bu arada yazdan buzluğa koyduğum barbunyaları pişirdim.)

Malzemeler:

* Yarım kg. barbunya

* 1 adet orta boy havuç (soyulmuş ve küp küp doğranmış)

* 1 adet orta boy soğan

* 1 diş sarımsak

* 1-2 adet biber (bahçeden çıkan son biberleri doğradım)

* 1 çb. kaşığı biber salçası

* 1 çb. kaşığı domates salçası

* yarım çay bardağı zeytinyağ

* yeteri kadar tuz ve sıcak su

Yapılışı:

1) Soğanımızı ve sarımsağımızı yemeklik ince ince doğrayalım ve tenceremize alıp (ben toprak tencere kullandım), zeytinyağı ile biraz kavuralım.

2) Soyulmuş ve küp küp doğranmış havucumuzu ve ince kıyılmış biberlerimizi ilave edip karıştırmaya devam edelim.

3) Salçalarımızı ekleyip biraz daha karıştıralım ve hemen arkasından barbunyalarımızı ilave edelim.

4) Barbunyalarımız biraz sararınca sıcak suyumuzu ilave edelim. (Üzerini biraz geçecek kadar) Pişmeye yakın tuzumuzu ekleyelim. Suyunuz yetersiz kalırsa sıcak su ilavesiyle yemeğinizi biraz daha kaynatabilirsiniz.

Afiyet olsun :)
Evet buda bizim tatlı mı tatlı evimizin tatlı neşesi Haylaz'ımız :) Kuzenimin tabiriyle limon. Benim tabirimle bülbül:))) Eşim geçen sene doğum günümde saahın 7 sinde kuşu getirmişti.
- Ay ne tatlı bir kuş bu :)
-Senin için aldım canım, doğum günün kutlu olsun.
-Ay bunun saçlarıda var ya:))) ney bu
-Kanarya.
-Yaramaz çocuklara benziyor. Haylaz çocukları andırıyor.
-Evet :))) (gülüşmeler)
Bunun adı haylaz olsun :)) (gülüşmeler)
Sonrada pazar günü sabahın 7 si olduğu için uyuyakalmıştık. Eşim Çinde iken kardeşimle kuzenim bana gelmişlerdi. Kuşumuz evin maskotu gibi birşey. Saçlarından dolayı:)) Haylaz sinirlenince ve üşüyünce kendini şişiriyor ve kocaman yuvarlak bir limona benziyor:) Kuzenimde limon olsun adı dedi ama herşeye rağmen ben onu bülbülüm diye seviyorum. Günün belirli saatlerinde ötüyor. En çok öttüğü zaman sabah gün ışımaya başladığında oluyor. Çok güzel öttüğü içinde bülbülüm diye seviyorum :)
Eşim kuşun ötüşüne farklı bir boyut getirdi tabi sonradan:) Onun beni sevdiğini söylemesi dünyada en çok mutlu olduğum anlardan birisidir. İnsan ne kadar hareketleriyle belli etsede benim ruhum tatmin olmak bilmiyor ısrarla duymak istiyorum napayım:)))
Eşime bir gün yine böyle ısrar edince, kuşun her ötüşünde seni sevdiğimi anla dedi :))) Bu arada bülbülüm pek yerinde durmadığı için ancak bu fotoğrafı çekebildim.
Hepinize şimdiden güzel hafta sonları dilerim arkadaşlarım. Bu mübarek günleri ihya edenlerden olmak ümidiyle...
Selametle...

3.12.08

SUSAMLI TAVUKLU SALATA VE KURBAN HAKKINDA BİRKAÇ KELAM

Eşim tam bir salata canavarı. Önüne hiçbirşey koymayıp bir tabak dolusu salata koysanız onunla yetinir :) Akşam yemeğinin yanına salata yapmaya karar verdiğimde dolapta sadece göbek salata, maydanoz, domates olduğunu gördüm. İlave olarak kuru soğan ve 1 diş sarımsağıda yemeklik doğradım. Az birşeyde tavuk göğsü varmış onlarıda haşlayıp, susama bulayarak kızarttım ve salatanın üstüne yerleştirdim.
Hayat koşturmacayla geçince dolapta ne, ne kadar kalmış unutabiliyorum. Yukarıda sanki dolabın içini ilk defa görmüşüm gibi anlattım da yadırgamayın hani diye diyorum :)))
Not: Salatayı güzel kılan şey tüm malzemelerin kuru bir şekilde harmanlanması ve özel sosla sunulması sanırım dimi :)
Aslında Carrefour'un yanında Eker Süt Çiftliği var. Buna benzer salatayı eşimle iş çıkışı oraya gittiğimizde yerdik. Bol yeşillik, mısır ve zeytin ile hazırlanan bu salatanın üzerine ızgara antrikot yada susamlı tavukla süslüyorlar. (Yeşilliklerle daha güzel oluyor) İsteğe bağlıda değişik sosları var. Orada yediğim pizzaların tadınıda unutamam. Bursalı arkadaşlara tavsiye olunur!
Sosu için: Biraz mayonez, biraz hardal, nar ekşisi ve zeytinyağını karıştırıp üzerine döktüm.
Evet kurban bayramı geliyor elhamdülillah. Herkesin evinde tatlı bir telaş olmasını diliyorum. Allah rızası için keseceğimiz kurbanların sırat köprüsünde bize birer binek olacağını unutmamalıyız. Artık günümüzde kurban parasını insanlara dağıtıp, vacib olan ibadeti şeytanın sağ taraftan yaklaşmasıyla terk edenler ne kadar da çoğaldı. En son bu konuya noktayı Diyanet koydu umarım bu düşünceye sahip olanlar dinlemişlerdir.
Yada kurban bayramını birer hayvan katliamı olarak düşünen insanlar unutuyorlar sanırım, marketten, kasaptan alarak tükettiği etleri, kıymaları! Hepimiz birer bilinçli insanız. Aslında mantıklarını kullanmaktansa araştırsalar neyin nasıl olması gerektiğini çözecekler. Herkesin mantığı farklı işleyebilir sonuçta. Kesin olan Kur'an-ı Kerim'de Yüce Rabbimizin emretmiş olduğu bir emri terk etmekle şeytanın tuzaklarından birine düşmüş olurz bu şekilde Allah korusun.
Kurban; Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek niyetiyle kesilen hayvan demektir. Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Cenab-ı Hakk’a hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunarak halka yaklaşmaktadır. devamı için tıklayınız.
Çok sevdiğim bir arkadaşım maddi sıkıntılar çekiyor. Zor şartlarda az kazanılan parayla belkide hayatını idame ettiriyorlar. Kurban bayramına kadar her gün kumbaraya 1 ytl aratak bayrama kadar 1 kurban parasını çıkartıyorlarmış. Ne kadar güzel birşey! Rabbimde takdir etsin inş.
İnsan yeterki istesin yapamayacağı şey yok ben buna inanıyorum. Borcu olupta kenarda köşede bir sürü altını olan bir insan pekala onuda satıp vacip olan ibadetini yerine getirebilir. Sonuçta kimin parasını nereden kaçırıyoruz ki değil mi? O'nun verdiğini yine biz O'na veriyoruz. Unutmayalım ki bugün Rabbisine ince hesap yapana, yarın Rabbi Rahim sırattan geçecek olanlara aynı muamelede bulunacaktır. Yani O'da ince hesap yapacaktır. Ebedi hayatımızı geçici dünyaya tercih etmeyelim. Gücü yeten varsın 1 taneyle yetinmesin inş.
Kurban Kesmek Kimlere Vâcibtir?
Bir kimseye kurban kesmenin vâcib olması için, şu şartların bulunması gerekir:
1 - Müslüman olmak. 2 - Hür olmak. 3 - Mukîm olmak. Seferî (yolcu) olmamak. 4 - Fıtır sadakasını vâcib kılan zenginliğe sâhip olmak. 5 - Âkıl ve bâliğ olmak. Bu beşinci şart, İmamlar arasında ihtilâflıdır. Bâzılarına göre kurbanın vâcib olması için âkıl ve bâliğ olmak şart değildir. Zengin olan çocuk ile akıl hastalarına da kurban düşer. Velîleri onlar namına onların kurbanlarını keserler. Zekât ve fıtır sadakası için nisab miktarı 80 gram altın ile 561 gram gümüştür.
Zilhicce ayını boş geçirmeyelim arkadaşlar. Gücü yetmeyen en azından arefe günü oruçlu olsun inş. Çünkü Arefe günleri oruçlu olmak, bir yıllık günahlarımıza kefarettir. Arefe günü ve bayramın birinci günü çok önemlidir. Biz ademoğlu işlerimizi hep arefe gününe bırakırız halbuki o günün ehemmiyetini bir bilsek elimize bir dünya işini bile almakdık herhalde... Görüşlerinizi merak ediyorum paylaşır mısınız? :)
Selametle dostlar...

2.12.08

TERBİYELİ TANELİ SEBZE ÇORBASI

Herkese hayırlı günler diliyorum. Rabbimizin bizlere emaneten verdiği bedenimize iyi bakmak hepimizin boynunun borcu. Kötü alışkanlıklar dışında, bu devirde birde kötü gıdalardan (katkılı, hormonlu) da uzak durmak sanırım çok önemli. Bu hormonel gıdalar insanların sürekli hastalanmasını sağlıyor. Bazen erkekler derler ya hani (sürekli kadınlar hastalandığı için sanırım:) ) aaaah ah nerde o eski toprak. Yada yaşlılar da der " biz önceden böyle hastalanmazdık" vs. şimdi marketten aldığımız hazır gıdalar katkılı, pazardan, özellikle de market manavlarından aldığımız yiyecekler hormonlu olunca nasıl hastalanmasın bu millet diyesi geliyor insanın. Özellikle hanımlarımızın çok bilinçli olması gerekiyor. Çocuklarını yetiştirmeleri açısından onların bilinçli olması çok önemli. Çünkü geleceğin neslini yetiştiriyorlar! Çalışırken yemek hazırlamak zor. Hele birde çalışma saatleri fazla olan bir işte iseniz bu daha da zor. Hazır gıdalara yönelme daha fazla oluyor malesef. Allah herkese kolaylıklar versin diyorum. Kışın satılan yaz meyvelerine ve sebzelerine dikkat etmek gerek. Önceden bunları çok önemsemezdim ama sağlığım için artık kış sebzelerini, meyvelerini kışın yaz için olanlarını da yazın tüketiyorum. Kısacası mevsiminde tüketmek lazım geliyor herşeyi. Emanete sahip çıkarız böylece inş. dimi? :) Yine çok uzattım konuyu. Hakkınızı helal edin. Neyse biz tarife geçelim. Tarif sevgili Hatice'ye ait. Üzerinde biraz değişiklikler yaptım. Sebze severler için harika bir çorba. heleki kerevizin bol olduğu şu günlerde bol vitamin depolu çorba tarifini paylaşmak istiyorum sizlerle...

Malzemeler:

* 1 adet orta boy havuç

* 1 adet orta boy kereviz ve yaprakları

* 1 adet patates

* 2-3 çorba kaşığı kırmızı mercimek

* 2-3 çorba kaşığı pirinç

* 1 çorba kaşığı un

* 1 adet orta boy soğan

* 1 yumurtanın sarısı

* yarım limon

* yeteri kadar su ve tuz

*yarım çay bardağı kadar zeytinyağ

Yapılışı:

1) Havucu, kerevizi, patatesi ve soğanı ayrı ayrı ince ince küp küp doğrayalım. Minik küpler halinde olmasına özen gösterirseniz iyi olur. Pirinci ve mercimeklerimizide yıkayıp tüm malzemeleri birbirinden ayrı bir şekilkde hazır hale getirelim.

2) Tenceremize zeytinyağımızı ve soğanımızı alıp biraz kavuralım ve unumuzu ilave edip kavurmaya devam edelim.

3) Havucumuzu ve kerevizlerimizi ilave edip karıştırmaya devam edelim. Biraz kavurduktan sonra sıcak suyumuzu ilave edelim.

4) Havuç ve kereviz biraz yumuşayınca mercimek, pirinç, az bir şey kıymış olduğumuz kereviz yapraklarını ve patateslerimizi ilave edip yetersiz görüyorsanız biraz daha sıcak su ilavesiyle pişmesini bekleyelim. Pişmeye yakın tuzunu ilave edelim.

5) Çorbamızın terbiyesi için, yarım limon suyuyla (ekşiyi çok seviyorsanız 1 limonda olabilir), yumurtamızın sarısını karıştıralım. Çorbamızın suyundan terbiyemize yavaş yavaş ilave ederek, terbiyeyi ılıtalım ve pişmiş çorbamıza ilave edelim.

Hepinize afiyet şeker olsun.
Bu arada eşim kerevizden pek hoşlanmadığı için çok sevmesede yiyor. Sanırım onları biraz mecbur bırakmak gerek. Sonuçta her şey onlar için ve sağlık için dimi ama:))) Hayatında kereviz güzel değildir diyerek yemeyi bile düşünmeyen iki arkadaşımıda yoğun ısrarlarımla bu çorbayı yedirmiştim onlarda çok beğenmişlerdi bilginize :)
Allah'a emanet olun :)

1.12.08

PAZAR GÜNÜ KEYFİ VE ZİLHİCCE AYI...

Herkese mutlu, huzurlu bir hafta diliyorum... Çok şükür canım eşim 19 Kasım' da nihayet geldi. Rabbim yokluğunu bana hissettirmedi elhamdülillah. Öncelikle size yokluğumdan bahsedeyim. Arkadaşımın yoğun ısrarı üzerine 23 Kasım Pazar günü Afyon' a düzenlenen müthiş bir gezimiz oldu. Hiç hesapta yoktu.O günün güzelliğini hala tüm zerrelerimde hissediyorum. Umarım eşimlede gitmek nasip olur.
Ben evlendiğimde çocukluk arkadaşım biricik Nalan'ım Nevşehir'e taşınmıştı. Sürpriz bir şekilde Bursayı ziyaret etmesi üzerine dolu dolu birkaç gün geçirdik onunlada. Bol bol hasret giderdik, dertleştik. İnsanın aynı dili konuştuğu (duygu ve düşünceleri tamamiyle uyan) arkadaşlarıyla birlikte olması kadar güzel bir şey yok değil mi? Arkadaşım maneviyatım içinde güzel şeylere vesile olduğundan çok farklı bir yere sahiptir benim için. Allah ondan ebeden ve daimen razı olsun inş. Babam sağolsun beni hiç bir şeye gezmeye göndermediği için evlenene kadar çok doğru dürüst gezmiş bir insan değilim. Halbuki ne hayallerimiz vardı bende evlendiğimde artık sık sık görüşecektik. Malesef öyle olmadı nişanlandıktan sonra kendisi başka bir şehre gitti... Şimdide yarın Nevşehire dönüyor olması içimi ayrı burkuyor...Canım kardeşim...
Nalancığımla bayağı gezdik. Komşularımın ziyareti vs. derken, eşimi biraz boşladım gibi oldu sanki:) ve harika bir pazar geçirdik. Önce kahvaltı edildi. Sonrada patlamış mısır eşiliğinde film izlenildi. Akşam yemeği derken bilgisayarı paylaşamadığımızdan küçük bir münakaşa yaşandı ve pazar günüde geldi-geçti...
Bekarkende pazar kahvaltısı benim için çok özeldi. Hala pazar günümü eşim hariç pek kimseyle paylaşmak istemiyorum. İstisnalar hariç tabii. Belki bu konuda bencil görebilirsiniz ama napayım :) İnsanın tek baş başa geçireceği gün. Kendine vakit ayırabileceği gün diye düşünüyorum ben.
Pazar kahvaltısı dahil hayatımızdan şarküteri ürünlerini çıkardık. Mecbur kalmadıkça sosis, salam, sucuk tüketmiyoruz. Pastırma bazen olabilir. Kahvaltıda sadece kahvaltılık ürünleri tüketmeye özen gösteriyoruz. Bazen alternatif olsun diye birşeyler ilave ediyorum. Bu pazarda kuymak yapayım dedim. Eşim bir kere aldı bir daha almadı tüm tabağı ben yedim :)))
Kansızlık problemim olduğundan sabahları eşim için çay demliyoruz, benim içinde ıhlamur. Önceden gün aşırı yumurta yiyordum fakat öğrendim ki, protein fazla olduğu için haftada 2 defa tüketilmesi yeterliymiş. Günde 3 adet ceviz ve birazda fındık yiyorduk. Şu aralar pek yapmıyorum ama tekrar başlayacağım. Sağlıklı yaşam projesini başlattım. Keşke sağlığımı kaybetmeden evvel bunları bilseydim. Paylaşıyorum ama eminim sizler daha da bilinçlisinizdir. Çocuklar için daha da dikkat etmek çok önemli sanırım....
Buda kayınvalidemin kahvaltı için yaptığı bir şey. İçerisinde közlenmiş kırmızı biber, patlıcan, domates, rendelenmiş ve sotelenmiş havuç, zeytinyağ ve maydanoz var. Film izlerken patlamış mısır yemeye doyamıyorum. soğuk kış günlerinde patlamış mısırın kokusu kendine nasılda çekiyor insanları.

İzlediğimiz film Narnia Günlükleri 2 idi. 1. sini izlemediğimden eşime sürekli soru sordum. Sabırlı kocam benim:)) Bu hep yaptığım bir şey olduğu için :)

Akşam yemeği menüsünde ise

-Terbiyeli taneli sebze çorbası

-Közlenmiş kırmızı biber salatası

-Allah ne verdiyse salatası (Oktay usta gibi dedim:) Bu ismi çok beğeniyorum)

-Güveçte Nohut

-Şehriyeli Pilav

-Çıtır Börek

Son zamanlarda yemekten yarım saat sonra türk kahvesi içiyoruz. Önceleri köpüksüz olan kahvem artık köpüklü oluyor :) Köpüklü türk kahvesi yapan arkadaşlarımı yürekten tebrik ediyorum. Bana çok zor geliyor :)

Akşam arkadaşlarımla görüşeceğim için bugün size tarif veremiyorum. Fakat Zilhicce' den bahsetmek istiyorum.

Zilhicce

Kur'ân-i Kerim'de Fecr sûresinde "Ve on geceye yemin olsun." ifadesinde kastedilen on gece bazi kaynaklara göre Ramazan ayinin son on günü veya Muharrem'in ilk on günü olarak belirtilse de genel görüs, bu mübarek on günün Zilhicce ayinin ilk on günü oldugudur. Kamerî aylarin onikincisi olan Zilhicce ayi, Islâm'in bes esasindan olan hac ibadetinin yerine getirildigi aydir. Bu mübarek ayin 1'inden 10'una kadar olan zaman dilimi "leyali-i asere", yani on mübarek gecedir. 10'uncu gün ise Kurban Bayraminin ilk günüdür. Peygamber Efendimiz (sav) bugünlerin önemini söyle ifade ediyor: "Salih amellerin Allah'a en ziyade sevgili oldugu günler bu on gündür! Ondaki her bir günün orucu bir yillik oruca (sevapça) esittir. Ondaki bir gece kiyami (ibadetle ihya edilmesi) Kadir gecesinin kiyamina (ihyasina) esittir. Peygamber Efendimizin zevcesi Hafsa (r.a) diyor ki: "Resulullah (sav) dört seyi terk etmezdi: Asure günü orucu, Zilhicce'nin on günü orucu, her ay üç gün orucu ve sabahin iki rekât sünneti." Ebu'd-Derda (r.a) Zilhicce ayinin önemini söyle anlatiyor: "Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutmali, çok sadaka vermeli, çok dua ve istigfar etmelidir. Çünkü Resulullah (sav): "Bu on günün hayir ve bereketinden mahrum kalana yaziklar olsun" buyurdu. devamı için tıklayınız.

Bu günlerinizi boş geçirmemeniz dileğiyle dostlar.

Hoşçakalın...